باب
استحباب
استعمال
المغتسلة من
الحيض فرصة من
مسك في موضع
الدم
13- AY HALİNDEN
GUSLEDEN KADININ KAN GELEN YERDE BİR PARÇA MİSK KULLANMASININ MÜSTEHAP OLDUĞU
BABI
60 - (332) حدثنا
عمرو بن محمد
الناقد وابن
أبي عمر.
جميعا عن ابن
عيينة. قال
عمرو: حدثنا
سفيان بن
عيينة عن
منصور ابن
صفية، عن أمه،
عن عائشة؛
قالت: سألت
امرأة النبي
صلى الله عليه
وسلم: كيف تغتسل
من حيضتها؟
قال: فذكرت
أنه علمها كيف
تغتسل. ثم
تأخذ فرصة من
مسك فتطهر
بها. قالت: كيف
أتطهر بها؟ قال
"تطهري بها.
سبحان الله!"
واستتر (وأشار
لنا سفيان بن
عيينة بيده
على وجهه) قال
قالت عائشة: واجتذبتها
إلي. وعرفت ما
أراد النبي
صلى الله عليه
وسلم. فقلت:
تتبعي بها أثر
الدم. وقال
ابن أبي عمر
في روايته:
فقلت: تتبعي
بها آثار الدم.
[:-746-:] Bize Amr b. Muhammed en-Nakid ve İbn Ebu Ömer birlikte İbn
Uyeyne'den tahdis etti. Amr dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Mansur b.
Safiye'den tahdis etti. O annesinden, o Aişe
(r.anha)'dan şöyle dediğini nakletti:
Bir kadın Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ay halinden nasıl gusledip, temizleneceğini
sordu. Aişe (r.anha) Allah Resulünün o kadına nasıl gusledeceğini sonra bir
misk parçasını alıp, onunla temizleneceğini anlattığını söyledi. Kadın:
Onunla nasıl
temizleneyim, deyince, Allah Resulü: "Subhanallah, onunla temizlen
işte" buyurdu ve örtündü. -Süfyan b. Uyeyne de eliyle bize yüzünün üzerini
işaret etti.- Aişe dedi ki: Ben de kadını kendime doğru çektim, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ne demek istediğini anlamıştım. Bunun için (kadına):
O misk parçasını kanın geldiği yere sürersin, dedim.
İbn Ebi Ömer hadisi
rivayetinde: Onu kanın geldiği yerlere sürersin dedim, demiştir.
Diğer tahric: Buhari,
314, 315, 7357; Nesai, 251, 425
(332) وحدثني
أحمد بن سعيد
الدارمي.
حدثنا حبان.
حدثنا وهيب.
حدثنا منصور
عن أمه، عن
عائشة؛ أن
امرأة سألت
النبي صلى
الله عليه
وسلم:كيف
أغتسل عند
الطهور؟ فقال
"خذي فرصة
ممسكة فتوضئي
بها" ثم ذكر
نحو حديث
سفيان.
[:-747-:] Bana Ahmed b. Said
ed-Darimi de tahdis etti: Bize Habban tahdis etti, bize Vuheyb tahdis etti.
Bize Mansur annesinden tahdis etti, onun Aişe'den
rivayetine göre bir kadın Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e (ay halinden)
temizlendiğim zaman nasıl gusledeyim, diye sordu. Allah Rasulü:
"Misk sürünmüş bir
bez parçası alıp, onunla abdest al" buyurdu sonra (Habban) hadisi
Süfyan'ın rivayetine yakın olarak zikretti.
61 - (332) حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قال ابن
المثنى: حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة عن
إبراهيم بن
المهاجر؛ قال: سمعت
صفية تحدث عن
عائشة؛ أن
أسماء سألت
النبي صلى
الله عليه
وسلم عن غسل
المحيض؟ فقال
"تأخذ إحداكن
ماءها
وسدرتها
فتطهر
[فتطّهّر؟؟]. فتحسن
الطهور. ثم
تصب على رأسها
فتدلكه دلكا
شديدا. حتى
تبلغ شؤون
رأسها. ثم تصب
عليها الماء.
ثم تأخذ فرصة
ممسكة فتطهر
بها" فقالت أسماء:
وكيف تطهر
بها؟ فقال
"سبحان الله!
تطهرين بها"
فقالت عائشة
(كأنها تخفي
ذلك) تتبعين
أثر الدم.
وسألته عن غسل
الجنابة؟
فقال "تأخذ ماء
فتطهر، فتحسن
الطهور. أو
تبلغ الطهور.
ثم تصب على
رأسها فتدلكه.
حتى تبلغ شؤون
رأسها. ثم
تفيض عليها
الماء". فقالت
عائشة:
نعم
النساء نساء
الأنصار! لم
يكن يمنعهن
الحياء أن
يتفقهن في
الدين.
[:-748-:] Bize Muhammed b. Müsenna ve İbn Beşşar tahdis etti. İbn
Müsenna dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti. Bize Şu'be, İbrahim b.
Muhacir'den şöyle dediğini tahdis etti: Safiye'yi, Aişe'den tahdis ederken dinledim:
Esma, Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e ay halinden dolayı gusletmek hakkında soru sordu. Allah
Resulü: "Sizden herhangi bir kadın (ay halinden dolayı gusledecek olursa)
suyunu ve hoş kokulu sidresini (çöven otunu) alır ve iyice temizlenir. Sonra
başının üzerine su dökerek su saçlarının diplerine varıncaya kadar iyice ovalar
sonra üzerine su döker sonra misk ile kokulandırılmış bir bez parçası alarak
onunla temizlenir" buyurdu.
Esma: Onunla nasıl
temizlenir, dedi. Allah Resulü: "Subhanallah! Onunla temizleniverirsin
işte" buyurdu. Aişe -sözünü gizlemek istercesine-:Kanın iz bıraktığı yere
sürersin, dedi. Sonra Esma ona cünüplükten dolayı gusletmek hakkında soru
sordu. Allah Resulü: "Su alarak temizlenir, güzel bir şekilde temizliğini
yapar -yahut- temizliğini ileri dereceye kadar götürür sonra başına su döküp
saçının diplerine varıncaya kadar başını iyice ovalar sonra da üzerine su
döker" buyurdu.
Aişe: Ensar kadınları ne
iyi kadınlardır, haya etmek onları din hakkında gerektiği gibi bilgi sahibi
olmalarını engellemedi, dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 314, 315, 316; İbn Mace, 642
(332) وحدثنا
عبيدالله بن
معاذ. حدثنا
أبي. حدثنا
شعبة، في هذا
الإسناد،
نحوه. وقال:
قال "سبحان
الله! تطهري
بها" واستتر.
[:-749-:] Bize Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis
etti. Bize Şu'be bu isnad ile buna yakın olarak rivayet etti ve şöyle dedi: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Subhanallah, onunla temizlenirsin
işte" buyurdu ve örtündü.
(332) وحدثنا
يحيى بن يحيى
وأبو بكر بن
أبي شيبة. كلاهما
عن أبي
الأحوص، عن
إبراهيم بن
مهاجر، عن صفية
بنت شيبة، عن
عائشة؛ قالت: دخلت
أسماء بنت شكل
على رسول الله
صلى الله عليه
وسلم. فقالت:
يا رسول الله!
كيف تغتسل
إحدانا إذا
طهرت من
الحيض؟ وساق
الحديث. ولم
يذكر فيه غسل
الجنابة.
[:-750-:] Bize Yahya b. Yahya ve Ebu Bekr b. Ebu Şeybe, ikisi
Ebu'l-Ahvas'dan tahdis etti. O İbrahim b. Muhacir'den, o Şeybe kızı Safiye'den,
o Aişe'den şöyle dediğini nakletti: Şekel
kızı Esma Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzuruna girdi ve: Bizden
bir kadın ay halinden temizlenecek olursa nasıl gusleder, diye sordu ve hadisin
geri kalan kısmını nakletti, ama rivayetinde cünüplükten gusletmeyi sözkonusu
etmedi.
DAVUDOĞLU ŞERHİ İÇİN buraya tıklayın
NEVEVİ ŞERHİ: (746) Bundan önceki babta kadın ile erkeğin gusül şeklinin
aynı olduğunu belirtmiş ve bunu yeteri kadarıyla açıklamıştık. Bu başlıkta
gözetilen maksat ise, ay halinden gusledecek olan bir kadının bir miktar misk
alıp, onu bir pamuk, bir bez ya da benzer bir şey arasına koyup, guslettikten
sonra bunu fercine sürerek temizleneceğini anlatmaktır. Bu şekilde bir uygulama
loğusa kadın için de müstehabtır. Çünkü loğusa kadın da ay hali kadın
durumundadır.
Mezhep
alimlerimizden el-Mehamili'nin el-Mukanna'da ay halinden ve loğusalıktan dolayı
gusleden bir kadının vücudunun kan değmiş bütün yerlerine hoş koku sürmesinin
müstehab olduğunu ifade etmiştir. Onun sözünü ettiği vücudun kan değmiş her
yerini kapsaması ile ilgili ifadeleri gariptir. Bunu araştırdıktan sonra ondan
başka böyle bir şey diyen bir kimse olduğunu tespit edemedim.
İlim
adamları misk'in kullanılmasındaki hikmetin ne olduğu hususunda ihtilaf
etmişlerdir. Bizim mezhep alimlerinden ve başkalarından büyük çoğunluğun
söyleyip, tercih edilen sahih görüşe göre misk kullanmaktan maksat, belli yerin
kokulandırılması ve hoş olmayan kokunun giderilmesidir.
Mezhep
alimlerimizden kadılar kadısı el-Maverdi de bu hususta mezhep alimlerimizin iki
görüşü olduğunu nakletmiştir. Bu iki görüşten biri budur, ikincisi ise bundan
maksat gebe kalmayı hızlandırmasına sebep oluşudur, demiştir. Açıklamasını
şöyle sürdürmektedir: Eğer birinci görüşü kabul edecek olursak şayet misk
bulamazsa onun yerini tutabilecek, kokusu hoş başka şeyler de kullanabilir.
Eğer ikinci görüşü kabul edecek olursak bu hususta onun yerini tutan kust,
ezfar ve benzeri şeyler kullanabilir. Ayrıca ilim adamlarımız bunun ne zaman
kullanılacağı hususunda da farklı görüşlere sahiptir. Birinci görüşü kabul
edenler bunu guslettikten sonra kullanır demişlerdir, ikinci görüşü kabul
edenler ise gusletmeden önce kullanır demişlerdir. el-Maverdl'nin açıklamaları
burada sona ermektedir.
el-Maverdi'nin
nakletmiş olduğu bunun gusülden önce kullanılacağı kanaatinin hiçbir kıymeti
yoktur. Bunu çürütmek için Müslim'in kitabında rivayet ettiği Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Sizden biriniz suyunu ve hoş kokulu sidresini
(çöven otunu) alır, onunla güzel bir şekilde temizlenir sonra başına su döküp,
saçlarını ovalar sonra üzerine su döker sonra misk ile kokulandınımış bir bez
parçası alarak onunla temizlenir" buyruğudur. İşte bu ifadeler misk ile
kokulandırılmış parçanın guslettikten sonra kullanılacağına dair apaçık bir
delildir.
Bundan
maksadın gebe kalmanın hızlandırılmasına sebep olmasıdır, diyenıerin görüşleri
ise zayıf yahut batııdır. Çünkü böyle diyen kimsenin bu görüşünün gereği olarak
böyle bir uygulama emrinin o sırada hemen zevcesiyle cima etmesi ümit edilen,
kocası yanında bulunan kadına özel olarak verilmesini gerektirir. Bu ise
bildiğimiz kadarıyla kimsenin kabul ettiği bir görüş değildir. Ayrıca
hadislerdeki mutlak ifadeler böyle bir kanaati kabul edenlerin görüşünü
reddetmektedir.
Aksine
doğrusu şudur: Bundan maksat o yere hoş kokunun sürülmesi, hoş olmayan kokunun
giderilmesidir. Böyle bir uygulama ay halinden ya da loğusalıktan dolayı
gusleden her kadın için müstehabtır. İster kocası olsun, ister olmasın. Bunu da
guslettikten sonra yapar. Şayet misk bulamayacak olursa bulabildiği herhangi
bir kokuyu kullanabilir. Eğer hoş bir koku bulamazsa hoş olmayan kokuları izale
eden özel kil ve benzerlerini kullanmak müstehab olur. Bunu mezhep alimlerimiz
açıkça ifade etmişlerdir. Şayet bu söylenenlerden hiçbirisini bulamayacak
olursa ona su yeterlidir ama imkanı olmakla birlikte hoş koku kullanmayı terk
etmesi onun için mekruhtur. İmkanı olmazsa mekruh işlemesi sözkonusu değildir.
Allah en iyi bilendir.
"Firsa"
parça demektir. Misk de bilinen bir kokunun adıdır. Muhakkiklerin rivayet edip,
söylediği sahih ve tercih edilen budur, fukahanın ve onların dışında çeşitli
ilim erbabının kabul ettikleri de budur. Bunun mim harfi üstün olarak
"mesk" diye bir söyleyişi de nakledilmiştir. Ancak mesk, üzerinde kıl
ve tüy bulunan deri demektir. Kadı lyaz'ın naklettiğine göre mim harfinin
fethalı rivayeti çoğunluğun rivayetidir. Hatta Ebu Ubeyd ve İbn Kuteybe şöyle
demişlerdir: Buradaki ifade ötreli bir kaf ve dat ile "kurda" ile
fethalı mim ile "mesk" yani bir deri parçası şeklinde olduğudur.
Fakat bütün bu açıklamalar zayıftır, doğrusu bizim daha önce kaydettiğimizdir.
Ayrıca buna yine kitapta zikredilmiş ''firsatun mumesseketun: misk ile
kokulandırılmış bir bez parçası" ifadesi buna delil teşkil etmektedir ki,
bu da daha önce açıkladığımız gibi misk ile kokulandırılmış bir parça pamuk,
yün yahut bez demektir. Allah en iyi bilendir.
"Onunla
temizlen işte, subhanallah!" Daha önce bu ve benzeri yerlerde
"subhanallah"ın hayret ve şaşkınlık ifade ettiğini söylemiştik. Aynı
şekilde la ilahe illallah demek de böyledir. Burada hayret ve şaşkınlık da şu
demektir: İnsanın anlamak için ayrıca düşünmeye ihtiyacı olmayacak kadar açık
böyle bir husus nasıl anlaşılamaz ki?
Bu
ibareden bir şeye hayret edip, şaşırmak ve onu büyük bir iş görmek halinde
subhanallah diyerek tesbihte bulunmanın caiz olduğu anlaşılmaktadır. Aynı
şekilde bir şeyden emin olmak ve onu hatırlamak için de tesbih etmek caizdir.
Hakkında
edeplice konuşulması gereken hususlar ile ilgili olarak kinayeli ifadelerin
kullanılmasının müstehab olduğu da anlaşılmaktadır. Defalarca bu kaide daha
önce açıklanmıştı. Allah en iyi bilendir.
"Onu
kanın geldiği yere sürersin" buyruğu hakkında ilim adamlarının çoğunluğu
bununla ferci kastetmektedir, demişlerdir. Bizler elMehamili' den: Vücudunun
kan isabet etmiş olan her yerine hoş koku sürer, dediğini daha önce
nakletmiştik. Hadisin zahiri ifadesinde onun lehine delil vardır.
(747)
"Bize Habban tahdis etti, bize Vuheyb tahdis etti." Burada geçen
Habban, Habban b. Hilal' dir.
(748)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizden biriniz suyunu alır ...
üzerine su döker" buyruğu hakkında Kadı lyaz -yüce Allah'ın rahmeti
onaşöyle diyor: İlk olarak sözü edilen temizlik necasetten ve ona bulaşmış olan
ay hali kanından temizlenmektir. Kadı lyaz böyle demiştir ama daha açık ve
güçlü olan kanaat -ki Allah en iyi bilendir- birinci temizlenmekten maksadın
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)' in nasıl guslettiği ile ilgili rivayetlerde
geldiği üzere abdest almaktır. Bizler abdest kitabının baş taraflarında güzelce
abdest almanın anlamının tam ve eksiksiz olarak usulüne göre almak olduğunu
belirtmiş idik. İşte bu hadiste kastedilen de budur.
"Saç
dip/erine varıncaya kadar" Kasıt, başındaki saçların diplerine kadar suyun
ulaştırılmasıdır.
"Aişe
bunu gizlemek ister gibi. .. dedi." Yani Aişe (r.anha) muhatabı olan
kadına (4/15) duyacağı ama hazır bulunanların duyamayacağı bir şekilde gizlice
söyledi, demektir. Allah en iyi bilendir.
(750)
"Şekel kızı Esma" Şekel isminde şın ve kef harfleri fethalıdır. Sahih
ve meşhur olan da budur. Ama Metali' sahibi bu ismin kef harfi sakin olarak
{Şeklı şeklinde okunduğunu da nakletmektedir. Hafız Hatib Ebu Bekr el-Bağdadı
de e/-Esmau'/-Mübheme adlı eserinde ve ondan başka bir kısım ilim adamının
belirttiklerine göre bu soruyu soran kadın hatibetu'n-nisa (kadınların sözcüsü)
diye anılan Yezid b. Seken kızı Esma idi. Hatib ona bu ismin verildiği bir
hadisi de rivayet etmiştir. Allah en iyi bilendir.